Sivas’ta 33 aydınımızı kaybetmemizin üzerinden tam 26 yıl geçti. Gerçekleşen katliamın ağırlığı ve ortaya çıkan acı hala zihnimizde ve yüreklerde derin bir yara olarak duruyor.
Bunun kadar ağır olan, Sivas katliamı sonrasında yaşadığımız gerici dönüşümün şiddeti ve yıkıcılığı. Sivas katliamı çok açık ki Türkiye’de yaşanan bu karşı devrimci dönüşümün hayata geçirilmesinde önemli kırılma noktalarından biri oldu.
Gericiliğin cesaretlendirildiği, aydınların ve ülkemizin ilerici, emekçi insanlarının sindirilmeye çalışıldığı bir kışkırtma…
Sermaye düzeninin kışkırttığı, katliama teşvik ettiği, katliam gerçekleşirken seyrettiği, sonrasında ise katliamı gerçekleştiren gerici sürüsünü aklama derdine düştüğü bir devlet operasyonu…
Dinci gericilik kartını devreye sokan, ülkemizde ve Ortadoğu’da örgütlü bir cinayet şebekesi olarak bu kartı kullanan emperyalizmin ve patronların bunu en açık hali ile test ettiği bir katliam…
Geldiğimiz yerde, 2019 Türkiye’sinde düzen siyasetinin bütünü siyasetini dini de kullanarak gerçekleştirir halde. Dinci gericilikle, tarikat ve cemaatlerle her türden ilişki siyasette olumlu sayılıyor. Sivas katliamının faili, teşvik ettireni ve savunanları, siyaset sahnesinin akil kişileri olarak boy gösteriyor.
Gericilikle uzlaşı siyasette başarının olmazsa olmazı olarak savunuluyor.
Sivas katliamı, uzlaşılmak istenen gericiliğin sicilidir, fiilidir.
Sivas katliamı ile uzlaşılmaz, hesabı sorulur.
Gericilikle uzlaşılmaz, mücadele edilir.
Türkiye Komünist Partisi
