Katliamdan 27 yıl sonra hâlâ:
Yobazların ipleri sermayenin elinde
Sivas’ta yakarken seyrettiklerini 10 yıl sonra iktidara taşıdılar
Gericiler, 1994 yerel seçimlerinde İstanbul büyükşehir belediyesini ele geçirdiklerinde sermaye siyasetine hâkim olan yaklaşım buydu: Demokratik seçimlerin gereğidir, katlanmak gerek.
Din ve dinsel örgütlenmeler Türkiye siyasetinde her zaman kendine yer buldu. Sadece sağ partilerde değil, zaman zaman sosyal demokrat devlet partisi CHP’de bile müftüler, tarikat temsilcileri kendilerine yer bulabildi.
İktidar olmanın önkoşullarından birisi yeterince çok tarikatın desteğini almak oldu. Adalet Partisi, ANAP, Doğru Yol Partisi gibi sağ ve merkez sağ partiler her zaman İslamcı örgütlenmelerle iş birliği içinde ve onlara alan açarak var oldu, iktidara sahip oldu.
1990’lı yıllara kadar gelen ve bu yıllarda da devam eden bir temel ilke ise İslamcıların iktidara destek olsalar bile hiçbir zaman iktidar sahibi olmamalarıydı.
Türkiye sermaye sınıfı, dini kullanmadan yönetemeyeceğini biliyordu ama dinsel örgütlenmelere dümeni bırakmaya da hiç niyetli değildi.
1994 yerel seçimlerinde, ardından gelen ve Refahyol’a açılan 1995 seçimlerinde İslamcı Refah Partisi’nin yükselişini sermayenin akıldaneleri bu yorumla karşılamıştı: Siyasette ağırlık kazanabilirler ama hiçbir zaman tek başlarına iktidara gelmeyeceklerdir.
2002 yılında AKP tek başına iktidar olduğunda 180 derece dönerek söyledikleriyse, “Bir de onları deneyelim, onların da hakkıdır” oldu.
Sermaye sınıfı ve emperyalizm gericiliği her zaman kullanmış, her fırsat bulduğunda onun eline sopa tutuşturup solun, ilericiliğin, emekçilerin üzerine salmaktan çekinmemiştir.
1993 Temmuz’unda Sivas’ta yaşanan katliamın suç ortağı sadece sermayenin devlet yöneten kesimi, iç güvenlik bürokrasisi ve ordu değildir.
Sermaye sınıfı, Sivas yangınının çıktığı ortamı yaratmış, gericiliğin bağıra bağıra gelişi karşısında sadece sola duyduğu kinle hareket etmiştir.
Şimdi ülkemiz İslamcı bir parti tarafından yönetiliyor.
Öte yandan bu partinin sermaye sınıfıyla bağları 1993 yılında olduğundan çok daha güçlüdür. Gericilik 27 yılda çok daha cüretkâr, çok daha başına buyruk, çok daha gözü kara bir güç olarak karşımızdadır.
Gericilik 27 yılda sermaye sınıfı ve emperyalizmle akordunu yapmış, kendisi daha fazla sermayeleşirken, sermayeyle çok daha barışık hale gelmiştir.
1993 yılında Sivas’ta gericiliğin ülkenin aydınlığını yakmasını seyretmişlerdi.
27 yıl sonra bu karanlık kundakçılarla kaderlerini bütünüyle birleştirmiş durumdadırlar.
Bu düzende gelecek yok!