“2018’de aydınlığa çıkmak için” başlıklı çağrının ardından, “Türkiye çaresiz değildir, halkın gerçek seçeneği güçlenecektir” diyen Türkiye Komünist Partisi (TKP), Anadolu’nun pek çok noktasında örgütlenme hamlesini yükseltiyor.
TKP’nin ülkenin 15 noktasında düzenlediği, “Halkın seçeneği güçleniyor” toplantılarının Ankara durağı, Batıkent’te gerçekleşti.
Etkinlik, işçi sınıfı mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşu ve Enternasyonal’in okunmasıyla başlandı.
TKP üyesi Yeliz Karaca; Mustafa Suphi ve yoldaşlarının Anadolu’da kurtuluş mücadelesine omuz vermek, sosyalizm seçeneğini kendi topraklarına taşımak, TKP’yi ait olduğu yerle, ülkesiyle buluşturmak için yola çıktıklarını belirterek buluşmanın açılışını yaptı.
‘AKP BİRKAÇ MECZUPTAN OLUŞMUŞ DEĞİLDİR, SERMAYE ÖRGÜTÜDÜR’
TKP Emek Merkezi adına kürsüye çıkan Kaya Güvenç, “Hakkımız değil mi sömürülmeden yaşamak, sınıfsız bir dünyayı özlemek” diye sorarak sözlerine başladı.
Milliyetçiliğin yükselişine dikkat çeken Güvenç, “benim zorbam, benim hırsızım, benim sömürücümle bir olurum” demenin sermaye ve emek arasındaki taraflaşmanın üzerini örttüğünü, sömürücülerle sömürülenler arasındaki karşıtlığı yok eden bu ideolojiye teslim olunmaması gerektiğini vurguladı.
“AKP kim” diye soran Güvenç, iktidar partisinin birkaç meczubun, dincinin bir araya gelmesinden ileri gelen bir parti olmadığını, AKP’nin bir sermaye örgütü olduğunu söyledi.
“AKP’yle mücadele bu yüzden bir sınıf mücadelesi olmak zorundadır” diyen Güvenç, kolay çözümlerin olmadığını, “AKP gitsin” diyerek Ekmeleddinlere yanaşmanın AKP’den kurtarmayacağını belirtti.
İş cinayetlerine değinen Güvenç, “Emeğinden başka hiçbir şeyi olmayan bu insanlar, kârlarına kâr katmaya çalışan patronlar için ölüyorlar. Bunu engellemek mümkündür ama orada bir maliyet vardır. Patronlar, işçilerin ölmesini, maliyetlerin yükselmesine tercih ederler” ifadelerini kullandı.
“Peki işçi sınıfı bu mücadeleye hazır mı” sorusunu yönelten Güvenç, ücretlerin aşağı çekildiği, işsizlik baskısının şiddetlendiği neoliberal düzende, işçilerin milli gelirden aldığı payın sistematik olarak düştüğünü söyledi. Bu tabloya eklenen baskının, gerici ideolojinin karşısına çıkacak gücün örgütlülükten devşirilebileceğini vurgulayan Güvenç, “Yaşasın özgürlük, yaşasın bağımsız ve sosyalist Türkiye” diyerek sözlerini sonlandırdı.
‘MİLLİYETÇİLİK SERMAYE DOSTUDUR, EMEKÇİLER ÖLÜR, PATRONLAR KAZANIR’
Güvenç’in ardından kürsüde, TKP Merkez Komite üyesi Devrim Koçak yerini aldı.
Sözlerine “97 yıl önce Sovyetler Birliği’nden Anadolu’ya geçen yoldaşlarımızın aklında iki şey vardı, birincisi işgal altındaki Anadolu toprağına, Anadolu insanına omuz vermek, onun haklı kavgasında yanında olmak ve emekçi halkımıza bir seçenek yaratmak, eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin seçeneğini! TKP bir asırlık ömründe, sosyalizm yolunda halka bir seçenek olmak, bu seçeneği güçlendirmek için yol aldı, mücadele etti” diyerek başlayan Koçak, “1921 yılına bakıp, yoldaşlarımızın katledilmesine bakıp, ne cumhuriyete ne de Kurtuluş Savaşı’na düşman oluruz. Tarih sınıflar mücadelesidir, düşman da katil de Türkiye sermaye sınıfıdır, Türkiye kapitalizmidir. Bizler yurtseveriz ve ülkemizin tarihine de bu gözle bakarız. Cumhuriyete ve kurtuluş mücadelesine bu gözle baktık” dedi.
Afrin operasyonuna değinen Koçak; operasyon sebebiyle yükselen milliyetçi ideolojinin koca bir yalan olduğunu, düzen muhalefeti ve iktidarının kol kola tutunduğu bu ideolojinin, komşu ülkelere ve halklarına düşmanlık ürettiğini söyledi.
“Fabrikası haraç mezat satılırken susan, deresi, ormanı, dağı uluslararası tekellerin talanına açılırken sesi çıkmayan, Amerikan üssüne, NATO karargahına, şirketiyle, ordusuyla, ideolojisiyle emperyalizmin yanında duran vatan sevgisi, yurt sevgisi olmaz” diyen Koçak, Türkiye’de milliyetçiliğin de dinciliğin de sermaye dostu olduğunu vurguladı.
“Patronun, kapitalistin çıkarına olan; emekçinin, ülkenin zararınadır. Hangi milli gerekçeyle yapılırsa yapılsın savaşlar, sermaye sınıfının çıkarınadır. Savaşta kazanan silahı üreten fabrikanın sahibidir, tankın topun kamuflajın, miğferin üreticisidir, satıcısıdır. Emekçiler ölür, sermaye kazanır. Emperyalizmde savaş budur” diyen Koçak; IŞİD’in Suriye’den kaçırdığı ham petrolün tankerlerle Türkiye’ye taşındığını, bu petrolün Batman’da Tüpraş rafinerisine nakledildiğini, rafinerinin sahibinin Koç grubu olduğunu hatırlattı.
‘KOÇ GRUBUNUN KÂRI, CHP’Yİ TATMİN ETMİYOR’
Aynı Koç grubunun iki yıla yakın süredir OHAL’le yönetilen Türkiye’de dakikada 7 bin 341 TL kâr ettiğini ancak CHP kurultayında Muharrem İnce’nin “Koç grubu ihale alamıyor” diye serzenişte bulunduğunu söyleyen Koçak, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Meclis önünde kendisini yakan işçiye “Git Saray’ın önünde yak” dediğini anımsattı, “Düzen partilerinin işçiye vaadi budur. TKP işçileri örgütlenmeye, mücadele etmeye çağırıyor. Örgütlü işçi kendini yakmaz, yeni bir dünya kurar, yeni bir düzen kurar” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de emekçi insanların tek şansının, kurtuluş yolunun düzeni değiştirmek olduğunu vurgulayan Koçak; “TKP bunun için örgütleniyor, daha fazla insana ulaşmaya çalışıyor. Siyasi hattını gericilikten milliyetçilikten ve patron sevicilikten koruyor, sakınıyor. TKP kolay ve sahte çözüm yollarını değil, gerçek bir çıkışı, kurtuluşu işaret ediyor” dedi.
“Komünistler tarih sahnesine çıktıklarından beri, bir kez olsun siyasi hedeflerini gizlemedi. Bu düzeni değiştirmek, yerine insanca bir düzen kurmak istiyoruz” diyen Koçak, inanmış bir avuç militanın partisi değil, Edirne’den Ardahan’a örgütlenen işçinin partisi olduklarını vurgulayarak, salonu dolduran emekçileri TKP’ye güç vermeye, TKP saflarında yerini almaya çağırarak sözlerini sonlandırdı.
Etkinlik, Türkiye’nin çaresiz olmadığı vurgusu ve örgütlü mücadeleye davetle sona erdi.