Özellikle son yıllarda artan enerji yatırımları, çevreci ve sürdürülebilir bir gelecek vaadiyle pazarlanmakta, fakat uygulamada halkın yararına değil, büyük sermaye gruplarının çıkarlarına hizmet etmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının bulunduğu alanlar halkın yaşam alanlarına girerek kamu yararı gözetilmeden, tamamen özel şirketlerin kâr hırsı ile talan edilmektedir. Güneş tarlaları, rüzgâr tribünleri, hidroelektrik barajları… Her birini holdingler ve şirketler yönetmekte, elde edilen kazanç ise halkın değil, patronların kârına yazılmaktadır. Oysa bu yatırımların yapıldığı topraklar sadece enerji üretimiyle değil, tarım, hayvancılık ve ekolojik denge açısından da önemlidir. Yani üzerinde yaşayan halkın geçim kaynağıdır.
Fosil yakıtların karşısında alternatif temiz enerji kaynağı olarak yani yenilenebilir enerji kaynağının kullanılmasını kâra çeviren şirketler, projelerine bir yenisini ekledi.
Flaş Yenişehir Bio Enerji Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından Erzurum İli, Karaçoban İlçesi, Sarıveli Mahallesi, Mergeşin Mevkii ve Bahçeli Mahallesi, Aşabelek Mevkiinde, 20.02.2025 tarih ve 13306-28 sayılı EPDK kurul kararında yer alan koordinatlarda belirtilen toplam 1.197.796 m2 alan içerisinde, “Kahve Güneş Enerji Santrali (80 MWm / 80 MWe) ve Elektrik Depolama Tesisi (80 MWh / 80 MWe) (119,8 ha)” projesi planlanmaktadır.
Proje alanının yaşam alanlarına yakınlığı ve kullanılacak ekipmanların yarattığı olumsuz etkiler göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkabilecek sonuçlar halkın zararına olacaktır. Proje için kullanılan alanın büyüklüğü 119,8 hektar (yaklaşık 1.198 dönüm) ‘dür. Proje Karaçoban ilçesindeki mahalleleri etkiliyor olsa da en çok etkilenecek olan 3 mahalle Sarıveli, Kavaklı ve Gündüzköy’dür. Proje alanının bu mahallelere uzaklıkları sırasıyla; 0.47km, 1km, 1.2 km’dir.
Bu proje kapsamında Depolamalı Güneş Enerji Santrali (GES) yapılacaktır. Depolamalı GES’ler üzerine yapılan çalışmalarda ağaçlandırma kaybı, toprak yapısında bozulma, habitat etkisi ve sosyal kabul gibi unsurlar öne çıkmaktadır. Proje alanı hazine arazisi olarak belirtilmiştir fakat tarım arazisi statüsündedir. Proje alanı bölgedeki tarım arazilerinin de merkezinde yer almakta olup bu durum tarım ve mera arazisi olarak halkın kullandığı yerleri etkileyecektir.
Tarım arazilerini bölen ve doğuracak çevresel zararları da göz önünde bulundurulduğunda gıda güvenliği, yerel tarım ekonomisi ve kırsal kalkınma açısından olumsuzluklar yaşanacağı söylenebilir.
Proje nedeniyle doğabilecek sorunlar şu şekildedir;
- GES projeleri tarım dışı alanlarda ve bölgedeki fauna ile birlikte habitatı bozmayacak yerlerde yapılmalıdır. Yapılması planlanan bu proje tarım alanı içerisindedir ve bu durum çevre halkın gıda güvenliği ile ekonomisini olumsuz etkileyecektir. Ek olarak alan kıraç gibi görünse de, bozkır tipi habitatlarda önemli türler yaşar (örnek: yaban tavşanı, tilki, su kurbağası, çeşitli kuşlar). Yine proje kapsamında yapılacak olan Enerji Nakil Hattı, işletme binası ve yollar bu habitatı parçalayacaktır. Geniş ölçekli arazilerin çitle çevrilmesi ve üstünün panellerle kaplanması, bitki örtüsünün ve böcek-fauna popülasyonunun yok olmasına neden olabilir. Kuşlar ve göç yolları üzerinde GES kurulursa, kuş çarpışmaları ve yön sapmaları yaşanabilir.
- Panellerin gölgeleme etkisi altında bazı bitki türleri yaşayamaz. Bölgede yetişen bitki türleri bu projenin yapılması ile birlikte olumsuz etkilenecektir. Bu proje gibi büyük ölçekli GES’ler, ısı adası etkisi oluşturmaya müsaittir. Bu da çöl etkisi ya da açık step alanlarında tahribe yol açar. Bu etki ışımanın yüksek olduğu yerlerde yaşanabilecek olası etkilerden biridir.
- Yapılan projenin inşaatı ve proje alanının uygun hale getirmesi yapılan çalışmalar sonucu bölgede erozyon, su sirkülasyonunda bozulma, mikro iklim değişimi gibi sonuçlar doğurabilir. Mevcut proje doğal su kaynaklarına özellikle akarsu kaynaklarına yakın yerde bulunmaktadır. Bulunan akarsu kaynakları projeye uzaklıklarıyla birlikte şu şekildedir; Hacı Deresi (proje alanına uzaklığı: 474.39m), Ağırgöl Deresi (proje alanına uzaklığı: 4.14km).
- Yine aynı şekilde kurulması planlanan depolama sistemi içindeki bataryaların doğal su kaynaklarına yakın olması hâlinde, olası kimyasal sızıntılar suyu kirletecektir. Batarya sistemlerinin ömrü dolduğunda tehlikeli atık (örneğin lityum, kobalt) oluşma riski vardır.
- Lityum-iyon bataryalar başta olmak üzere, enerji depolama sistemleri termal kaçak riski taşır. Yaşanacak termal kaçak ne kadar azaltılırsa azaltılsın halkın yaşam alanlarını olumsuz etkilemekte hatta yok etmektedir. İnsan sağlığı için soluma yoluyla akciğer tahribatı, nörolojik bozulma, yanıklar gibi ciddi etkiler oluşabilir. Acil müdahale ekipleri için hayati risk taşır ve uzun süreli çevresel kirlenmeye neden olur (toprak, su, hava).
- Bataryalarda kullanılan lityum, nikel, kobalt gibi malzemelerin sızıntısı halinde toprak ve su kontaminasyonu riski vardır. Doğru atık yönetimi ve bakım prosedürleri uygulansa dahi bu durum uzun vadede çevre felaketine dönüşebilir. Batarya hücreleri hasar gördüğünde, özellikle yangın sırasında şu toksik bileşikler açığa çıkabilir:
-Hidroflorik asit (HF): Son derece toksik ve aşındırıcıdır.
-Karbon monoksit (CO)
-Hidrokarbon gazlar Organofosfat bileşenleri (sinir sistemi için zararlı) - Lityum-iyon bataryaların ekonomik ömrü sınırlıdır. Batarya ömrü bitince ortaya çıkan atıkların %90’ı şu an etkin şekilde geri dönüştürülememektedir. Çoğu çöplüklere veya illegal bertarafa gitmektedir. Bu durum büyük riskler doğurur. Gelecekte büyük bir elektrokimyasal atık yığını oluşur. Uygunsuz bertaraf, toksik sızıntı riskini artırır. Türkiye’de bu konuda yeterli altyapı ve mevzuat denetimi zayıftır.
- GES ve özellikle batarya sistemlerinde kullanılan invertörler, trafolar ve kablolar Elektromanyetik Alan (EMF) yayar. Bu santraller hassas bölgeler (örneğin okullar, hastaneler) kısaca yaşam alanlarının yakınında olmamalıdır. Planlanan proje tarım arazilerinin merkezinde ve mahallere yakın noktalarda yer alması sebebiyle halkın Elektromanyetik Alan’dan uzun süreli etkilenme olasılığı yüksektir. Dünya Sağlık Örgütü, düşük frekanslı (GES’ler genelde düşük frekanslıdır) EMF maruziyetinin baş ağrısı, uykusuzluk gibi nörolojik etkilerle ilişkili olabileceğini belirtmiştir. Uzun vadeli ve yüksek yoğunlukta maruziyet hâlinde, özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireylerde dikkatli olunmalıdır.
- Elektromanyetik alanlar bazı çiftlik hayvanlarında davranışsal değişikliklere neden olabilir (örneğin yön bulmada bozulmalar). Elektromanyetik gürültü, arı kolonileri gibi elektromanyetik hassasiyeti yüksek canlıları etkileyebilir. Yapılacak proje halkın kullandığı tarım ve mera alanına yakın olması nedeniyle tahribatı bu ölçekte yaratacaktır.
Tüm bu olumsuz etkiler göz önünde bulundurulduğunda yapılacak projenin özel şirketlerin karı için yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu projelerin halk yararına olmadığı açıktır.
Enerji gibi büyük ölçekli yatırımlar parçacıl projelerin değil merkezi planlamanın konusudur. Doğayı ve halkı gözetmeden alınan bu kararlara karşı çözüm devletleştirme ve merkezi planlamadır. Mevcut bütün enerji santralleri devletleştirilmeli, yeni yapılacak her şey merkezi ve bütüncül bir planlamanın konusu olmalıdır.