TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ

TR | EN
Türkiye Komünist Partisi
  • Anasayfa
  • Parti
    • TKP Hakkında
    • Temel Metinler
      • Program
      • Toplumcu Anayasa
      • 100 Soruda TKP
      • Kongre Konferans Metinleri
    • TKP Yönetimi
  • Gündem
    • Açıklamalar
    • Haberler
    • Takvim
    • Foto Galeri
  • Yayınlar
  • Örgütler
  • İletişim
Bağış Yap
TKP Gönüllüsü Ol
Sonuç yok
Tüm sonuçları görüntüle
Türkiye Komünist Partisi
  • Anasayfa
  • Parti
    • TKP Hakkında
    • Temel Metinler
      • Program
      • Toplumcu Anayasa
      • 100 Soruda TKP
      • Kongre Konferans Metinleri
    • TKP Yönetimi
  • Gündem
    • Açıklamalar
    • Haberler
    • Takvim
    • Foto Galeri
  • Yayınlar
  • Örgütler
  • İletişim
Bağış Yap
TKP Gönüllüsü Ol
Türkiye Komünist Partisi
Sonuç yok
Tüm sonuçları görüntüle
Anasayfa Deprem Bültenleri

Deprem Takip Merkezi 2 No’lu Bildiri: Dezenformasyon mu dediniz?

2 Mart 2023
Deprem Takip Merkezi 2 No’lu Bildiri: Dezenformasyon mu dediniz?

Siyasi iktidar, gerçekleri arayan, sorgulayan, deprem felaketine karşı toplumun dayanışmasını örgütleyen herkesi yalancılıkla suçluyor. Bir süre önce çıkartılan dezenformasyon yasasının, bugünlerde sık sık kullanıma sokulacağı anlaşılıyor.

Öte yandan yetkililerin depremle ilgili açıklamaları neredeyse ondalıklı sayılar düzeyinde ayrıntılı. Verilere bakınca mükemmel olduklarını hissediyorsunuz… Ancak Deprem Takip Merkezi’nin gözlemlerine ve sahadan alınan bilgilere bakınca bu izlenim hemen buharlaşıyor.

Açıkçası siyasi iktidarın afeti değil kamuoyu algısını yönetmeye çalıştığından kuşkulanıyoruz. Afeti yönetmek isteyen gerçeğe ihtiyaç duyar.

  • 6 Şubat 2023 tarihinden bugüne dek ne AFAD ne de başka bir Devlet kurumu tarafından depremlerden etkilendiği ilan edilen 11 ildeki can yıkım ve hasara ilişkin bütünlüklü ve niceliksel veriler yayınlandı. Haftalardır, resmi açıklamalarda “yoğun”, ”büyük”, “çok” gibi nitelemeler dışında yaşanan yıkımın sosyal, tıbbi, kentsel, çevresel ve kültürel boyutlarına ilişkin nesnel göstergelere ve nicel ölçütlere dayalı bir resmi rapor sunulmadı. Öte yandan, her gün hangi verilere, modellemelere, hesaplamalara dayandırıldığı açıklanmayan tekil açıklamalar birbirini kovalıyor.
  • Ölü sayısı 44 bin 374 olarak açıklandı. 1999 depremini yaşayanlar ölü ve yaralılar dışında bir de “kayıp” kategorisi açıklandığını hatırlayacaklardır. Bugün yok; ama AFAD ilk günlerde kimliği saptanamayan cenazelerin kayda alınmadığı bilgisini vermek zorunda kalmıştı. Kimliği saptanamayan cenazelerin gömülürken kaydının alınıp alınmadığını bilmiyoruz. Arama kurtarma aşamasından enkaz kaldırmaya geçilmiş olması, yıkıntıların altında cenaze bulunmadığı anlamına gelmemektedir. Peki, enkaz kaldırma çalışmaları sırasında sürekli cansız bedenlere ulaşılmasına karşın toplam sayının günlerdir durma noktasına gelmiş olması, kimliklerinin bilinmiyor olmasından mıdır? Enkazdan yaralı çıkanların sonradan yaşamlarını yitirmesi seçeneğinin hangi kategoriye sokulduğunu da merak ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan ve bir bölümünün cenazeleri Suriye’ye yollanan depremzedelerin kaydının tutulup tutulmadığını da bilmiyoruz. Sonuç olarak kaybımızın açıklanandan çok daha yüksek olmasından endişe duyuyoruz. İktidarın bir psikolojik eşik öngörüsünde bulunup 50 binin altında cenaze bilgisiyle konuyu kapatmak isteme olasılığı bulunuyor.
  • Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına göre hasar tespit oranı 27 Şubat’ta yüzde 84’tü ve yıkık veya ağır hasarlı bina sayısı 145 bindi. Şimdi hasar tespitinin tamamlanmış olmaktan uzak olduğunu sahadan gelen veriler sayesinde biliyoruz; ama yıkılması gereken bina sayısı, Cumhurbaşkanına göre 204 bine dayanmış bulunuyor. Bu oransız artış, önceleri yıkım verilerinin düşük gösterilmeye çalışıldığını, giderek mızrağın çuvala sığmadığını düşündürtüyor. Bu arada fabrika ve işyerlerinin hasar tespitini düşük göstermek için uğraştığını, işçileri riskli mekanlarda çalışmaya zorladığını da biliyoruz.
  • Hasarlı binaların çok büyük bölümünün kentsel dönüşümden geçmemiş, eski yapılar olduğu da söylenmektedir. Bu yeni binaların da neden yıkıldığını açıklamamaktadır. Ama iddia doğru olsa bile, eski yapıların denetlenmeden bırakıldığı, deprem simülasyonlarının dikkate alınmamış olduğu, yani onca insanın ölüme terk edildiği gerçeğini örter mi?
  • Cumhurbaşkanı 200 binin üstünde binada 600 bine yakın “bağımsız bölümün” yıkılması gerektiğini açıklamış bulunuyor. Yukarıda belirttiğimiz gibi hasar tespitinin tamamlanmış olduğundan emin değiliz, ama Mart başında 21 bin 224 konut için temel atılacağını, 309 bin konutun inşaat aşamasında olduğunu, bir ay sonra 234 binin daha inşaat aşamasına geleceğini öğreniyoruz. Geçen yıl “ilk evim” kampanyası ortaya atıldığında iki yıl içinde 250 bin konut hedeflenmişken, şimdi bir yılda 500 binin üstünde konutun nasıl tamamlanacağını bilemiyoruz. Bu taahhütlerin seçim sözlerinden ibaret kalacağını düşünmek için çok neden var.
  • Öte yandan inşaat aşamasına gelmek için deprem sonrası zemin etütlerinin yetiştirilmesi, artçı sarsıntılar sürerken atılacak temellerin sağlamlığı, kent planlarının yenilenmesi onlarca belirsizliği barındırıyor. Bir kararnameyle konut alanı olmayan arazilere yerleşim izni verilebiliyorsa, neden fay hatlarının da kararnameyle değiştirilmediğini sormak durumundayız!
  • Yeni konutlara bir değer biçilecek ve para depremzedelerden tahsil edilecektir. Yaklaşık 1 milyon 575 bin liralık ödemenin altından hangi depremzedelerin kalkacağı da hesaplanmış mıdır?
  • Deprem bölgesinde önemli bir bölümü göç eden, bir diğer bölümü evsiz kalan insanların elektrik ve doğalgaz faturalarının üç ay ertelenmesi ise, bu hizmetlerin çoktandır özel şirketlere verilmiş olduğunu düşünürsek gerçekçidir! Sermaye elektrik ve doğalgazdan kazanacağını olsa olsa bu kadar erteleyebilirdi. İktidarın tüketici ödemelerinin ertelenmesine karşı şirket sahiplerini mağdur etmeyeceğine, halkın cebinden bu şirketlere aktarımda bulunmaktan kaçınmayacağına ise eminiz!
  • Birkaç gün içinde depremin üstünden bir ay geçmiş olacak. Bu süre kısa değildir ve geçici barınma alanları çoğalmakla birlikte, bunların büyük çoğunluğunun altyapıdan yoksun olduğunu, temel ihtiyaçların karşılanmasının gündeme bile alınmadığını biliyoruz. Oraya buraya bırakılmış çadırlar sağlıklı geçici barınma değildir. Geçici barınma bir dizi işlevi örgütlenmiş bir yerleşkedir. Dolayısıyla bu başlıkta verilen sayıların bir değeri yoktur. Göç eden nüfus da 147 bin 934 olarak ilan edilmiştir. Bunun kaynağı “ayrıntılı verirsek daha inandırıcı olur” fikrinden başka bir şey değildir.
  • Depremzedelere psikososyal destek de verildiği söylenmektedir. AFAD Başkanına göre 26 Şubat itibariyle bir milyon kişiye ulaşılmıştır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanına göre ise 25 Şubat itibariyle 637 bin 488’i deprem bölgesinde, 306 bin 500’ü bölge dışından olmak üzere aynı sayıya yaklaşmaktadır. Ancak deprem bölgesi için bu sayılar günde yaklaşık 30 bin kişiye psikolojik destek verilmesi demektir. Eğer camilerden okunan salalar ve enkaz başından yükselen tekbirler dahil değilse, bu sayının bütünüyle uydurma olduğunu söyleyebiliriz.

Türkiye toplumu olarak aldığımız yarayla yüzleşme hakkımız olmalıdır. Sosyal güvenlikten, emniyete, belediye hizmetlerinden, gelir idaresi başkanlığına tüm resmi işlem ve hizmetleri bir işletim sistemi üzerinden yürüten bir devletten söz ediyoruz. Trafik cezasından, vergiye, tapudan, ikametgaha, eğitimden sağlığa tüm yurttaşların bilgilerini TURKSAT veri tabanında istifleyen bir elektronik sistem olduğunu çok iyi biliyoruz. Faturalandırmada, vergilendirmede, cezalandırmada tıkır tıkır işlettikleri bu bilgi sistemini deprem yıkımının giderilmesi için derhal devreye sokulmasını istiyoruz. Gerçek bilgi istiyoruz!

Kuşkusuz yüzleşmek hesap sormayı beraberinde getirir. Bu kadar ağır bir acının hesabını soramayan, adalet duygusunun bir kez daha önemsiz sayıldığı bir toplumun sağlığına kavuşması da hatta bir toplum sayılması da imkansızdır.

Gerçek bilgi, geçmişe ilişkin, olup bitmiş konularla sınırlı değildir. Deprem dolayısıyla uzuv kaybı yaşamış kaç kişi olduğu, kaç çocuğun ebeveynsiz kaldığı ve başka onlarca sorunun doğru yanıtı Türkiye’nin geleceğini belirleyecek önemdedir.

Ondalık ayrıntılarla kandırılmaya, filtrelenmiş kırpılmış verilerle oyalanmaya razı değiliz. Acımızın ve öfkemizin boyutlarını gizleyemezsiniz. Gerçeği istiyoruz. Yüzleşeceğiz. Hesaplaşacağız. Ülkemizi yeniden kuracağız.

TKP Gönüllüsü Ol TKP Gönüllüsü Ol TKP Gönüllüsü Ol

Türkiye Komünist Partisi

Genel Merkez İletişim:
Kızılırmak Caddesi 13/4 Ankara
Tel: 0312 417 29 68
Fax: 0312 417 25 34
eposta: iletisim@tkp.org.tr

Temel Metinler

  • Parti Programı
  • Toplumcu Anayasa
  • 100 Soruda TKP

Yitirdiklerimiz

Yayınlar

  • TKP Youtube Kanalı
  • Bizim Gazete
  • Boyun Eğme
  • TKP’nin Sesi
  • Gelenek
  • soL Haber
  • soLTV

Bağlantılar

  • Nâzım Hikmet Kültür Merkezi
  • Yazılama Yayınevi
  • Jose Marti Küba Dostluk Derneği
  • Bilim ve Aydınlanma Akademisi
  • İletişim

Türkiye Komünist Partisi

Sonuç yok
Tüm sonuçları görüntüle
  • Anasayfa
  • Parti
    • TKP Hakkında
    • Temel Metinler
      • Program
      • Toplumcu Anayasa
      • 100 Soruda TKP
      • Kongre Konferans Metinleri
    • TKP Yönetimi
  • Gündem
    • Açıklamalar
    • Haberler
    • Takvim
    • Foto Galeri
  • Yayınlar
  • Örgütler
  • İletişim
  • Bağış Yap Destek Ol
  • Gönüllü Ol
  • tr Türkçe
  • en English

Türkiye Komünist Partisi