Sevgili arkadaş,
Türkiye’de öğrenciler tarihin gördüğü en çetin kuşatmayı yaşıyor. Ve tarih her birimizi adım adım daha açık bir taraflaşmaya itiyor. Bunu senin de görmeni istiyoruz.
Üniversite okurken çalışmak zorunda kalmak artık istisna değil. KYK yurtlarında kontenjan bulamayıp tarikat ve cemaat yurtlarına yerleşmeye zorlanmak ve hatta ağır ekonomik koşullara direnemeyip üniversiteyi bırakarak memlekete geri dönmek de öyle.
Peki daha “şanslı” olup KYK yurtlarına yerleşebilenler ne durumda? En temel hakların özel şirketlerin kâr hırsına teslim edilmesiyle öğrencilerin sağlığı göz göre göre tehlikeye atılıyor. Yemekhane ihalelerine giren şirketler daha fazla kâr elde edebilmek için tarihi geçmiş, kalitesiz ürünleri servis ediyor. Asansör denetiminin ihale edildiği şirketlerin sorumsuzlukları ise can alıyor!
Seni daha fazla kaygı ve korkuya sürüklemek, sindirmek istiyorlar…
Bin bir zorlukla üniversiteyi bitirenler diplomaları nasıl iptal edeceklerinin derdine düşüyor. Neden? Fabrikalarda işçi olabilmek, ön lisans ya da lise mezunlarına uygulanan KPSS’ye girme hakkı elde edebilmek için…
Liseler ise din istismarcılığının ve bilim düşmanlığının yuvası haline getiriliyor. MEB’in en büyük ortakları; diyanet, gerici vakıflar ve meslek liselilerin emeğine göz diken patronlar! Yetersiz beslenme, daha gün aydınlanmadan geçen okul yolculukları, tüm hayatı esir alan sınav stresi… Sömürü düzeninin halk çocuklarına karşı tutumu işte bu.
Ama öyle ya, bu memlekette özgürlük var!
Tarikatların cirit attığı devlet liselerinden memnun olmayanlar, istedikleri eğitimi özel okullardan satın alabilirler.
Yemeklerden zehirlenmek istemeyen öğrenciler, gidip dışarıdan yiyebilirler.
Devlet yurdunda konfor yoksa, özel yurda taşınabilirler.
Gerçekten bu kapitalist barbarlığa teslim olmak mı özgürlük?
Aman böyle özgürlük bizden uzak olsun!
Şimdi seni, sevgili arkadaşım, yol arkadaşlığına, bu ağır kuşatmaya karşı güçlü program ve ilkelerde birleşmeye çağırıyoruz. Daha ne kadar yalnızlığa itilecek, kaçış psikolojisine sürüklenecek, bireysel kurtuluş hayallerine kapılıp örgütlü mücadeleyi “ama”lar, “fakat”larla erteleyeceksin?
Başka bir ülkemiz yok. Öyleyse bir araya gelmekten, omuz omuza verip bu ülkeyi, bu düzeni değiştirmekten başka çaremiz de yok!
Ancak yan yana geldikçe, arkadaşça omuz verip ayaklarımız üzerinde doğruldukça bu ağır kuşatmayı yaracak kuvveti kendimizde bulabiliyoruz. Tarih bunu söylüyor, bu yollar yalnız yürünmüyor…
Sen de yeni yılda TKP’li ol!Türkiye’nin en eski ve en genç Partisinde güçlerimizi birleştirelim.
Bu Yol Yalnız Yürünmez!
TOPLANTI BİLGİLERİ