“Böyle Gitmez” diyerek yaptığımız çağrının ardından başlayan buluşmalarımız devam ediyor. Geçtiğimiz Cumartesi günü işçiler İstanbul Dudullu İsçi Evi’nde TKP Merkez Komite üyesi Selahattin Kural’ın katılımıyla buluştu. Konuşmaların ardından etkinliğe Ychorus Vokal Topluluğu da şarkılarıyla eşlik etti.
TKP’nin yayınladığı bildirge hakkındaki sözleriyle konuşmasına başlayan Kural, işçi sınıfının çalışma koşullarının patronların kâr hırsından dolayı günden güne ağırlaştığını belirtirken, bu çalışma koşulları ve alınmayan önlemler sebebiyle iş cinayetlerinin yaşandığını söyledi.
Amasra’da madende yaşanan iş cinayetinde işçilerin göz göre ölüme yollandığını hatırlatan Kural “Bu maden devletin görece ‘iyi sayılan’ madenlerinden olarak biliniyor. Patlamadan günler önce işçiler içeride kötü kokular olduğunu söylüyor ancak önlem alınmıyor. İş cinayetleri ve iş kazaları önlenebilir. İnsani çalışma koşulları sağlanmadıkça ve önlem alınmadıkça iş cinayetleri yaşanmaya devam eder” dedi.‘Patronlar örgütlü, biz de örgütleneceğiz’
Patronların Ensesindeyiz Ağı’na ulaşan, İBB Metro şantiyesinde çalışan bir işçinin şantiyede yaşanan olumsuz çalışma koşullarını belgelediği görüntüleri kamuoyu ile paylaştıklarını dile getiren Kural “Bir belediyenin şantiyesindeki çalışma koşullarına bakın. Bunlar bize gösteriyor ki, işçiler kendi hakları için mücadele etmeli. Çünkü patronların, düzenin ve belediyelerin işçilerin sorunlarını çözmesi mümkün değil. Çünkü onların radarında işçiler yok, kârları var” diye konuştu.
Kural “Bulunduğumuz her yerde bu durumla mücadele edeceğiz, sesimizi yükselteceğiz. Böyle gitmez. Patronlar ve sermaye sınıfı, işçilerin örgütsüzlüğünden güç alıyor. Bir araya geleceğiz, toplanacağız, gücümüzü birleştireceğiz ve örgütlü bir şekilde böyle gitmez diyeceğiz. Bu sesin yaygınlaşması lazım. Patronlar örgütlü biz de örgütleneceğiz ve gücümüzü örgütlülüğümüzden alacağız. TKP, ‘Böyle Gitmez’ diyen herkese ulaşacak ve emekçilerin sesinin daha gür çıkması için her alanda mücadele edecek” dedi.
‘Kaliteli üretim ve yaşam’ aldatmacası
Dudullu İşçi Evi adına söz alan Ömür Yaşayan “Her sabah karanlığa uyanıp her akşam karanlıkta evlerimize gidiyoruz. Gün ışığı görmeden çalışıyoruz” diyerek 8 saatten uzun süren çalışma sürelerine işaret etti. Konuşmasının devamında Dudullu Organize Sanayi Sitesi’nin internet sayfasında yazılanlara yönelik “Kaliteli üretim ve yaşam vaat ediyorlar ama burada çalışan herhangi bir işçinin o spor salonlarına da gidemediğini biliyoruz, o restoranlarda yemek yiyemediğini de biliyoruz” diyerek patronların işçilere vaatlerinin yerine getirilmediğinin altını çizdi.
Yaşayan “Patronlar kaliteli yaşam ve üretim alanı derken biz görüyoruz ki sanayide işçiler ağır çalışma koşullarında çalışıyor, fazla mesaiye zorlanıyor ve işçiler buna karşı çıktıklarında işten çıkarılma tehdidiyle mobbinge maruz kalıyor. Biz Dudullu İşçi Evi olarak işçiler ile iş güvenliği uzmanlarını ve gönüllü avukatlarımızı buluşturuyoruz, işyerlerinde neler yapabileceğimizi konuşuyoruz, çözüm buluyoruz” dedi.‘Biz işçiler sanatı da güzelleştireceğimizi biliyoruz’
Öte yandan Haluk Polat’ın şefliğinde geçtiğimiz aylarda Dudullu İşçi Evi Korosu’nun kurduklarını belirten Yaşayan “Dostlarımızla birlikte koromuzu büyütmeyi düşünüyoruz. Biz işçiler sanatın içinde olmalıyız. Sanatı daha da güzelleştireceğimizi biliyoruz. Patronlar bize bu imkanı sunmasalar bile bunu zorluyoruz. Zorlu mesai koşullarımıza karşın Haluk Hocamızın desteği ile bu koroyu var ediyoruz” diyerek işçi evi korosunun önemine vurgu yaptı.
Açılış konuşmasının ardından etkinlik Ychorus Vokal Topluluğu’nun sahne alması ile devam etti.
‘Haftalık 66 saat çalıştığımız oluyor’
Toplantıya katılan bir elektrik işçisi ise yaşanan sorunların firmalarla ilgili olmadığını belirtirken “Firma olarak değil, sektör olarak sorunlar yaşıyoruz. Firmalar kötü ya da iyi diye bir şey yok. Çünkü fark etmiyor. Bütün sektörlerde çalışma koşulları kötü. Haftalık 66 saat çalıştığımız oluyor. Sürekli mesai yapıyoruz. Mesai yapmasak geçinemiyoruz, mesai yapsak yaşayamıyoruz. Hiçbir şeye zamanımız kalmıyor” dedi.
‘Kendi ağırlığımızdan fazla sipariş taşımamız gerekiyor’
Özellikle pandemi dönemiyle birlikte artan internet alışverişlerinin sektörde çalışan işçiler üzerindeki ağır koşullarını ise bir diğer işçi şu sözlerle açıkladı.
“Ben Migros Sanal Markette toptancılık yapıyorum. 7.30’da işbaşı yapıyoruz. Sürekli bir sipariş toplama ve yetiştirme çabası içindeyiz. İş başı yaptıktan sonra en az aralıksız 5 saat çalışmamız gerekiyor. Arada yemeğe çıkamıyoruz. Çünkü sözleşmeye böyle bir madde eklenmiş ve bunu uyguluyorlar. Molaya çıktığımızda ise mola boyunca yapılan her sipariş yine bize yazılıyor. Sınırı yok. Mola bitiminde biriken bir sipariş listesi oluyor. Gün içinde bir sınır olmadığı için sürekli sürekli çalışmamız gerekiyor. Siparişlerin de bir kriteri yok. Kendi ağırlığımızdan fazla sipariş taşımamız gerekiyor. İş tanımımız geniş, reyonda da çalıştığımız oluyor. Ama artık birbirimizi sarsıp gerçekten böyle gidecek mi dememiz gerekiyor. Çünkü böyle yaşamamız mümkün değil.”
’11 yaşımdan beri bu işi yapıyorum’
Hem çalışma koşulları hem de belediyeye yaşadıkları sorunları anlatan geri dönüşüm işçisi ise “Ben 11 yaşından beri bu işi yapıyorum. Sabah 5’te başlıyoruz. Zabıta ile ayrı uğraşıyoruz. Belediye zaten izin vermiyor. Topladığımız çöpü fabrikaya veriyoruz ona da baskı yapıyor. Çöp topluyoruz, onu bile bize çok görüyorlar. Binlerce kişiyiz. Nasıl yaşayalım biz? Ama umut diyoruz, umut ediyoruz” dedi.
‘Öğretmenler odasında hayat pahalılığı dışında bir gündem yok’
Toplantıya farklı alanlardan katılan emekçilerden biri de kamu kuruluşunda çalışan bir öğretmendi.
“Ben kamuda çalışan bir öğretmenim. Özel sektörde çalışan arkadaşların anlattığı gibi kötü koşullarda çalışmıyoruz ancak aldığımız ücretle insanca bir yaşam sürebilmemiz mümkün değil. Bugün göreve yeni başlayan bir öğretmenin İstanbul’da yaşayabilmesinin imkanı yok. Öğretmenler odasında hayat pahalılığı dışında bir gündem yok. Öğretmenlerin azımsanmayacak bir kısmı hafta sonları etüt merkezlerinde ek iş yapıyor. Aldığımız ücret açlık sınırının biraz üstünde. Evde ısınmak için doğalgazı açarken on kere düşünüyoruz. Bu tablo hepimiz için geçerli. Öğrencilerimizin okulda bir tost, bir içecek alması için 30 lira ödemesi gerekiyor. Öğrenciler günü aç geçiriyorlar. Sektör ayrımı yapmaksızın birlikte mücadele etmek ve bu karanlık tabloyu hep birlikte değiştirmek zorundayız” dedi.
Buluşma, katılan farklı sektörlerden işçilerin kötü çalışma koşullarına karşı mücadele etme kararlığı ile son buldu.