Koronalı düzenin bilançosu
Sağlık Bakanı günlük olarak “virüs bilançosu” açıklıyor. Yeni hastalar, iyileşenler, yitirdiklerimiz… Durumumuzu görüyoruz! Az mı öldük, çok mu? İtalya’dan iyi miyiz? Tehlike geçti mi? İkinci dalga geldiğinde tekrar bakılacak ama şimdilik ne haldeyiz?
Korona virüsün bilançosu dediğimizde anlaşılması gereken bunlardan ibaret olamaz.
Eğitimin kesintiye uğramış olması, salgının kendisinin üstüne bir de sağlık sisteminin COVİD-19 dışında fiilen çalışmaz hale gelmiş olması gibi şeylerin faturası büyük olasılıkla önümüzdeki yıllarda çıkacak.
Öte yandan salgın günlerinin kapitalist Türkiye bilançosunda ölçülebilir olan başka toplumsal/ekonomik unsurlar var.
İşsizlik artışı, yoksullaşma, emekçilerin gelirlerindeki gerilemeler…
Salgın bilançosu diyoruz ama aslında salgın döneminde sınıf mücadelesinin bilançosu dememiz uygun olur.
İşini kaybedenler, ücretsiz izine çıkarıldığı için zaten dar olan gelirleri iyice azalanlar, tersine daha çok çalışmaya zorlananlar, hastalık korkusuyla işini kaybetme korkusu arasında sıkışmış olarak sağlıksız koşullarda çalışmak zorunda kalanlar.
Onlar bir yanda. Diğer yanda da patronlar var. Salgından yeni kâr ve kazanç alanlarıyla çıkanlar, mali darboğaza girenler (ve devlet desteğiyle darboğazı geçenler) ücretsiz izne çıkardığı işçisini çalışıyor gösterip kısa çalışma ödeneğini cebe atanlar, alması gereken önlemleri almayıp, işçinin canıyla kumar oynayanlar…
Bu sayımızda salgının bilançosunu çıkarmaya çalıştık. Patronlar ve işçiler açısından.
boyunegme_223_dijital_1