Halka yalan söyleyenlerin mumu sönüyor
“Çok güzel bir düzen tutturduk, en iyisi bu” dediler. Hatta işi iyice pişkinliğe vurup “sömürü insanın doğasında var. Eşitlik insan doğasına aykırı” dedikleri de oldu, “bütün bunlar imtihan, bu çektiklerinizin ödülü öbür dünyada verilecek” dedikleri de.
Hayat büyük çoğunluk için çekilmez hale geldiğinde, sesler yükseldiğinde yaşananların sömürü düzeninin zorunlu sonucu olmadığını, aslında sömürüye devam ederken durumun iyileştirilebileceğini anlattılar.
Düzene halel gelmesin diye birbirlerini harcadılar. Halka, aslında düzenin iyi kurulduğunu ama kötü yöneticiler yüzünden bu hale geldiğini anlatmaya kalktılar. Düzenin değişmesine lüzum yoktu, iktidar değişse yetecekti. Öyle ki “düzen değil ama rejim değişmeli gerçekten” diyenler bile oldu.
Küçük Amerika olacaktık!
Çok sıkıştıklarında, “iyi örneklere” sarılıyorlardı.
Sistem kötü olsa, her yerde kötü olurdu. Oysa kapitalizmin dünya cennetleri vardı. Amerika dünyanın en güçlü, en zengin ülkesiydi örneğin. Sömürüden, düzenden şikayet etmek yerine hep beraber küreklere asılırsak küçük Amerika olabilirdir.
Küçük Amerika olmak kulağa hoş gelmiyorsa, İsveç modeli vardı.
Şimdi emekçiler “büyüğü buysa Küçük Amerika olmayalım aman” diyor.
‘Adil düzen’ vardı bir de
Sömürü düzeni katlanılmaz hale geldiğinde acıyı sloganlarla hafifletmek dahi akıllarına geldi. Halk adalet istiyordu. Halk zenginle yoksul arasındaki ayrımın bu kadar çok açılmasını artık kabüllenmiyordu.
O zaman sloganlar imdada yetişiyordu. ‘Adil düzen’ diyerek rol çalmaya kalkan gericiler oldu. ‘Bu düzen değişmeli’ cümlesi bile duyulabildi, düzenin kadim aktörlerinden.
Şimdi durum nedir peki?
Bu düzeneklerin, bu yalanların hiç biri işlemiyor.
“Eldeki en iyisi bu, daha iyisi olmaz” sözleri kimseye hitap etmiyor.
İsveç modeli, küçük Amerika, refah toplumu, kapitalist sosyal devlet…
Bunları “sosyalizmin alternatifi” olarak sunanlara insanlar “aslı varken alternatifine niye inanalım” diyerek yanıt veriyor.
Adil düzen balonu söndü. Her kötülüğün kaynağı faiz diyenlerin emperyalist tefecilerle kucak kucağa oldukları gizlenemiyor.
Öyleyse, düzen değişikliği kendisini dayatıyor.
Yanıtlanacak olan soru şu: Peki nasıl olacak ve kim değiştirecek?
boyunegme_217_dijital