Polis zoruyla susturamazsınız
Deprem gibi bir felaket yaşandıktan sonra, insanlar soğuk kış gecelerinde yıkıntıların altında can verip yıkıntıların yanında hayatta kalmaya çalışırken, bu felaketten “çıkar” sağlamayı düşünmek alçaklıktır.
Böylesi bir alçaklığı yapanlardan gerçekten hesap sormak gerekir.
Depremin ilk dakikalarında yardıma koşan, yardım çağrıları yapan ve devletin sorumluluğunda olan çalışmaları takibe alan komünistler gönül rahatlığıyla bunu soruyor.
Felaketten çıkar sağlamaya kalkanlardan hesap sorulmalıdır, hesap soracağız.
Mesela, yapılan yardım ve kurtarma çalışmalarını kendi siyasi şovu için kullanmaya kalkan, enkaz altından çıkarılacak yaralının zamanlamasını bile devlet büyüklerinin gelişine göre ayarlayanlardan hesap soracağız.
Mesela, depremin ilk dakikalarında çürümüş tezgahına para akıtmak için banka hesapları yayınlayanlardan, topladığı yardımları halk yararına sıfatıyla halka düşmanlık için çalışan yandaşlara akıtanlardan hesap soracağız.
Devletin görevlerini yerine getirmesi için takipçi olmak; yapılmayan, yanlış yapılan her şey için hesap sormak, doğrusunu yaptırmaksa bir yurttaşlık görevidir.
Bunu yapanlar üzerinde baskı kurmaya kalkmak, sadece meslek ahlâkının değil, kamu sorumluluğunun gereği olarak görev yapan habercileri susturmaya kalkmak… İşte bir başka büyük suç da budur. Bunu yapanlardan da hesap soracağız.
BU DÜZEN DEĞİŞMELİ
Hesap sormak, yanlışları teşhir edip, suçluları ortaya çıkarmak bir yere kadar… Bizi felakete sürükleyen bu düzenin kendisidir. Bu düzenin tüm kurumları gibi afet anında devreye giren kurumlar, görevliler… Hepsi düzenin çürümüşlüğünü yansıtıyor.
Enkaz altında kalmak istemiyorsak, ülkemiz sonunda bir enkaza dönüşsün istemiyorsak, topyekûn değişmesi gereken bu düzendir.
boyunegme206_dijital
