Meclisin 28. dönemi bugün yapılacak yemin töreniyle açılıyor.
Türkiye tarihinin en fazla karşı devrimci üyeye sahip Meclis’i bu.
Halkımızı bir arada tutacak asıl tutkal, laiklik ilkesi, elbirliğiyle ayaklar altına alınmışken bu ülkeyi bir arada tutmak için ne önerecekler?
Ülkenin servetinin %42’sini elinde bulunduran %1’lik kesimin temsilcileri halkımıza insanca yaşam için ne vaat edebilecek?
Yerli ve yabancı büyük şirketlerin, holding patronlarının emrinde dış politika belirleyenler hangi bağımsızlıktan, hangi egemenlikten söz edecek?
Bu ülke emperyalizme karşı savaşarak kuruldu. Yurttaşlık hakları toplumsal mücadele içinde kazanıldı, özgürlükler böyle bir zeminde elde edildi. Cumhuriyet 600 yıllık çürümüş saltanatı yerle bir etti. Yerine halkın iradesini koydu. Saltanat sevdalısı din istismarcılarının karşısında yoksul Anadolu halkı laiklik ilkesi sayesinde yurttaşlık haklarına sahip oldu. Tarikatların cemaatlerin, şeyh şıh olma iddiasındakilerin ayrıcalıkları bir bir ellerinden alındı.
100 yıl geçti aradan ve artık o meclis cumhuriyetçi niteliğini yitirdi. Tarikat ve cemaatlerin pazarlık sahası haline geldi. Emperyalist ülkelerin nüfuz mücadelesine sahne oluyor.
Oysa Türkiye, patron temsilcilerinin, domuz bağcıların, vekil olmak için ilke-onur umursamadan kırk takla atanların, cumhuriyet düşmanlarının temsil edebileceğinden çok daha fazlası. Bu ülkenin gelecek güzel günlere, mücadeleye, bu güzel topraklara inancını yitirmemiş, kararlı ve cesur insanları tükenmedi, buradalar. Nereden mi biliyoruz? 10 yıl önce Gezi’de, dün İstiklal Caddesi’nde yükselen sese kulak verin, bakın ne diyor: ”Bu memleket bizim”.
Türkiye Komünist Partisi
