Türkiye Komünist Partisi’nin kurucu önderleri Mustafa Suphi ve yoldaşları, 102 yıl önce bugün katledildiler. Partinin kuruluşuna önderlik eden kadroların amaçları, topraklarımızın emperyalist işgalcilerden ve halkın sırtından geçinen asalak sınıflardan temizlenmesiydi. İşte bu nedenle, Eylül ayında Bakü’de kuruluşunu gerçekleştirdikleri partinin yeri cephe hattıdır dediler, Anadolu’ya geçtiler.
Anadolu’ya geçtikten kısa bir süre sonra da katledildiler.. İnsanın insanı sömürmesi ahlaksızlığı devam etsin diye Karadeniz’in soğuk sularında boğuldular.
Katliamın üzerinden 102 yıl geçti.
Bu 102 yıla çok şey sığdı. Anadolu toprağı İngiliz zırhlısına sığınan padişahı, hilafetin kaldırılışını, toprağımızın ilk cumhuriyetini ve serpilip gelişen işçi sınıfını gördü.
Ve ihaneti gördü.
İnsanın insanı sömürmesi ahlaksızlığı devam etsin diye, ihanete uğrayan devrimleri gördü. İşgalden kurtulan memleketimizin koca bir NATO üssüne dönüşmesini; sanayimizin, toprağımızın, insanımızın yerli ve yabancı tekeller eliyle esir alındığını gördü.
Büyük zenginlikler üreten ülkemiz, milyonların sefalet içinde yaşadığı bir yere dönüştü. Emekçiler ya yokluk içinde ya borç batağında yaşar oldular. Kadınlarımız, gençlerimiz ve çocuklarımız cemaatlerin esiri edildi. Ve ülkemiz, emperyalist hesaplaşmaların ve çıkar çatışmalarının odağına oturtuldu. Geldiğimiz nokta Mustafa Suphi ve yoldaşlarının ne kadar haklı bir dava uğruna yola koyulduklarını gösteriyor.
Türkiye Komünist Partisi, her şeyden önce bu haklılığa dayanıyor.
Partimizin kurucu önderlerinin verdikleri mücadeleleri kavgamızda yaşatıyor, ilk günkü inanç ve kararlılıkla devam ediyoruz. İnsanın insanı sömürmesi ahlaksızlığı bitsin, bir avuç patronun ülke kaynaklarına çökmesi son bulsun diye mücadele ediyoruz.
Ve inanıyoruz.
Nazım yoldaşımızın dizeleriyle “yıllarca yıllar kadar süren bu uçuşta, ok usta oldu gayrı çırak değil… O ırak menzilse artık ırak değil…”
TKP gelecek, her şey ama her şey değişecek!