Türkiye Komünist Partisi ülkede yaşanan sorunlara dair çözüm önerilerini ortaya koymaya devam ediyor.
Bugün ülkemizde yaşayan milyonlarca emekçinin gözü ekonomik krizde. Yani fiyat etiketlerinde, yani elektriğe, suya, doğalgaza yapılan zamlarda, yani eğitim ve sağlık giderlerinde, yani ev sahiplerinin insafına kalmış kira artışlarında… Her birimiz günlük TL-Döviz kurunu takip eder hale geldik. Ülkedeki bir avuç azınlık gibi döviz hesaplarımız olduğundan değil, yediğimiz gıdadan aldığımız yakıta her şey dövize endeksli olduğundan.
90’lı yıllarda Gümrük Birliği anlaşmasıyla başlayan ekonomide uluslararası sermayeye eklemlenme tercihi, Avrupa Birliği uyum süreciyle daha da ileriye götürüldü.
AKP 2001 krizinden bu yana uyguladığı ekonomi politikalarıyla halka yıkım, patronlara zenginlik getirdi. Türkiye ekonomisi hammadde, enerji kaynakları, ara malı düzeyinde tümüyle dış pazara bağımlı hale getirildi. Elde avuçta ne varsa özelleştirmelerle yerli ve yabancı sermayeye satıldı. Devletin kontrolündeki ağır sanayi tesisleri, TÜPRAŞ, Petkim, Erdemir, limanlar, enerji üretimi, dağıtımı ve daha nice kamu varlığı çeşitli yöntemlerle özel sektöre devredildi.
Mesele tüm bunların yok pahasına satılmasından ibaret değil. Halka kesilen toplam maliyet özelleştirmeler ve serbestleştirmelerden elde edilen gelirlerin alt alta toplamının çok çok üzerinde.
Eğitim ve sağlık hizmetleri özel sektör yatırımlarına açıldı, emekçiler açısından tüm bu alanlar paralı hale getirildi. Üstelik erişilen hizmetin niteliği, iddia edildiğinin tersine daha da düştü.
Uzun sözün kısası, ülkeyi yıllardır yönetenler emekçi halkın açlık ve yoksulluk sınırında yaşamını sürdürmesine neden olarak zengini daha zengin yaptı.
Türkiye Komünist Partisi, ekonomideki bu yıkımdan çıkışın mümkün olduğunu söylüyor.
- Çalışma süreleri kısaltılacaktır.
- Hafta tatili iki güne çıkarılacaktır.
- Fiziksel emek kullanımını en aza indirmek ve tüm insanların zihinsel üretim potansiyelini harekete geçirmek hedeflenecektir. Tarım ve sanayi üretiminde ileri teknikler kullanılarak öncelikle insana yakış- mayan koşullarda gerçekleşen işlerin makineler tarafından yerine getirilmesi sağlanacaktır.
- Çalışabilir durum ve yaştaki tüm yurttaşlara iş güvencesi ve çalışma hakkı sağlanacak, devlet bu iki temel hakkı hiçbir durumda ortadan kaldırmayacaktır.
- Çalışamayacak durumda olanlar, yaşlılar ve emekliler devletin güven- cesi altında olacaktır. Bu yurttaşlara insanca bir yaşam düzeyi ve tüm yurttaşlarla eşit olanaklar sağlanacaktır.
- Sendikalar, işçi sınıfının yönetime katılma araçlarından biri olacaktır. Çalışma koşullarının iyileştirilmesi, işçilerin dinlenme, kültür ve spor olanaklarının genişletilmesi için yetkilendirileceklerdir.
- Çalışma Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı müfettişleri il, bölge, sektör ayrımı yapmaksızın işyeri denetimlerini yapacak, sonuçları kamuoyu ile paylaşılacaktır.
- Tarım emekçilerinin özgür çiftçiler olarak kolektif çiftliklerde ve devlet işletmelerinde toplanmaları için çalışmalar yürütülecektir. Kolektif çiftliklerin kamu mülkiyetine uyumlu biçimleri geliştirilecektir.
- Ekonomik politikaların kentler ile kırlar arasındaki ayrımları azaltma hedefi olacaktır.