Bartın’da 42 madenci öldü.
İyileşmez bir hastalığa yakalandıkları için değil, çalıştıkları kömür ocağında sıradan bir işgününün sıradan bir vardiyasında meydana gelen bir patlama sonucu öldüler.
Kimileri onlar için “şansızlarmış” dedi. Ama en çok da “kaderleri böyleymiş” dendi.
Oysa ölümleri ne şansızlıktan ne kaderdendi.
Kömür ocağında metan gazı belli bir seviyenin üzerine çıkınca “grizu” denilen patlamanın meydana geleceği yüz yıldır biliniyordu.
Kısacası Bartın’daki kömür ocağında işçiler kazara ölmediler, öldürüldüler.
Yetkililer gitti, cenazeler kalktı, tazminatlar konuşuldu. Gündemden düştü.
Madencilik en tehlikeli işlerden biridir, doğru… Fakat insanlığın ulaştığı ileri teknoloji ve yeni üretim yöntemleri o kömürün toprağın metrelerce altından kimsenin kılına zarar gelmeden çıkarmayı sağlayacak kadar ilerledi.
Peki o halde neden ölüyor işçiler?
Bir kömür parçası kadar değerleri yok da ondan.
Ama çalışırken ölmek sadece madenlerde değil ki.
Temizlemek için indiği hastane kanalizasyonunda kaptığı enfeksiyon nedeniyle de ölüyor işçiler, çalıştığı inşaatta yere çakılan asansörün içinde de…
Bazen içine kum torbası yerine işçileri doldurarak test edilen filikanın alabora olması sonucu boğularak ölüyorlar, bazen de yönetici baskısı altında sabahlara kadar proje yetiştirmeye çalışırken geçirdiği kalp krizi sonucu…
İşçiler çalışırken ölüyor.
Türkiye’de bir düzen sürüyor. Patrondan, zenginden yana bir düzen. Halka, emekçiye düşman bir düzen. Bu düzende emekçilere mutluluk ve huzur nasıl olur? Patronların ve onların siyasi partilerinin bu düzeni devam ettirme çabasını elimizin tersiyle iteceğiz. Başka yolu yok. Yarınımız olsun istiyorsak, Türkiye’nin üstüne çökmüş bu köhne düzeni yıkacağız.
Gelin kimsenin oturduğu yerden zenginleşmesine, bizim sırtımızdan semirmesine, Türkiye’yi yağmalamasına izin vermeyelim. Gelin biz işçilerin yer altında, tersanede, atölyede, büroda, motor üzerinde ölümle burun buruna koşullarda çalışmasına son verelim. Gelin mutfağa, elektriğe, suya, kiraya para yetiştirmek zorunda kalmayalım, emeğimizin karşılığını alalım.
Gelin kimsenin çalışırken ölmediği, işsiz ve aç kimsenin kalmadığı, herkesin kendini güvencede hissedeceği, eşitliğin hüküm sürdüğü bir Türkiye için örgütlenelim.
İşçi sınıfının partisi Türkiye Komünist Partisi’ne katılalım.
Biz üreten, tüm zenginlikleri yaratan işçileriz.
Ve unutmayalım ki yalnız değiliz, biz çoğunluğuz!
BG_brosur_dijital_