Ülkemizin yaşadığı sorunlara dair somut çözüm önerilerimizi açıklamaya devam ediyoruz. Sırada Kültür Sanat alanı var.
Cumhuriyet aydınlanmasının temel ve taşıyıcı unsurlarından olan kültür sanat politikaları ve bu politikaların somutlandığı kurumlar, 1980 sonrası açılan neoliberal dönemden itibaren yağmalanmaya başlanmış; en büyük yarayı da son yirmi yılda AKP’nin açıktan hedefi haline gelmesiyle almıştır.
Bunun nedeni, AKP’nin sadece sanat düşmanı ve gerici bir iktidar olması değil, Türkiye gericiliği açısından cumhuriyet kazanımlarıyla hesaplaşmada özgül bir ağırlığı bulunan kültür sanat kurumlarının bir “karşı cephe” olarak görülmesi ve laik cumhuriyetin görece kamucu nitelikler taşıyan bu kurumlarının piyasacılık üzerinden tasfiye edilmek istenmesidir. Türkiye’de kültür ve sanatın piyasa egemenliğine girmesine dinci ve gerici ideolojinin kuşatması da eklenmiş; sanat kurumları, bu ikili marifetiyle görülmemiş bir yağmanın alanına dönüşmüştür.
Sanat üretiminin piyasa mekanizmalarına ve “kayırmaya” dayalı çeşitli ilişki ağlarına bağlanması, niteliksiz üretimleri siyasi iktidarın ve birtakım sermaye odaklarının fonları, festivalleri, ödülleri ve medyası eliyle öne çıkarmış; bunun karşısında sanat alanındaki nitelikli üretimler toplumla buluşma zeminini tamamen yitirmiştir. Dinci gericilik ve sermaye, sanat üretimini sadece küçük bir azınlığın erişimine açık, alınıp satılan bir nesneye indirgeyerek sanat alanını önemli ölçüde çürütmüş ve çoraklaştırmıştır.
Emekçi halkın sosyalist iktidarında TKP, aydın ve sanatçılar ile, bugün bilgilenmeye, izlemeye, eğlenmeye zamanı, parası ve enerjisi kalmayan emekçiler arasındaki köprüyü sağlıklı bir biçimde inşa edecektir.
Bizim yönettiğimiz ülkede ileri kültürün ayırt edici, tanımlayıcı öğesi ise eşitlik ve özgürlük bayrağı- nın daha ileri taşınması; emekçilerin yaşam koşullarının daha da iyileştirilmesi olacaktır.
Emekçi halkımız sanatla ilgilenme, sanatı izleme ve sanat üretiminin parçası olma olanağına hızla kavuşacaktır. Köyler, mahalleler, sokaklar, okullar, fabrikalar ve atölyeler sanatla buluşturulacaktır.
Her bölgede gelişkin sanat okulları kurulacak ve çocuklar, bu okullarda halkıyla bütünleşmiş aydınlanmacı ve özgür birer sanatçı olarak yetişecektir.
Toplumla buluşan sanat, emekçilerin insanca gelişmesini ve onların sanatsal üretimin parçası olmasını sağlayacaktır.
Türkiye gelişkin, eşitlikçi ve özgürlükçü bir kültürü ayağa kaldırabilecek zengin bir sanatçı birikimine sahiptir. Sanatçı ve aydınlar, yıllardır üzerlerini örten “ölü toprağından” hızla kurtulacak ve Türkiye’nin geleceğine dair sorumluluk üstlenecektir.
İşte kültür sanat alanında atacağımız adımların tamamı:
TKPnin_Cozumu_12_kultursanat