TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan Halk TV’de katıldığı Kayda Geçsin programında Şule Aydın, Murat Ağırel ve İbrahim Kahveci’nin sorularını yanıtladı.
Seçim gündemiyle ilgili soruyla başlayan programda Okuyan, seçim tartışmalarında isimlerin öne çıkarılmasını doğru bulmadığını belirtti. İsimlerin değil, partilerin programlarının konuşulması gerektiğini söyleyen TKP Genel Sekreteri, sözlerine şöyle devam etti:
“Ben muhalefetteki adayların arasındaki program farklarını bilmiyorum. Biz program ve ilkelere bakıyoruz öncelikle. Bu açıdan herhangi bir fark göremiyoruz ismi geçen adaylar arasında. Varsa da bunlar konuşulmuyor. Ülke en ağır yoksulluk dönemlerinden birini yaşıyor. Biz yoksulluğu gündeme getirecek ve radikal çözümü savunacak bir politika geliştirmek zorundayız. Cumhurbaşkanı adayı da, seçimler de buna bağlı. Siyaset bir bütündür, parçalara ayıramayız. Bizim açımızdan aday toplumun çektiği, başta ekonomik olmak üzere sorunlara dair sözü olan ve çözümü gerçek bir kurtuluş projesine dayanan biri olmalı. O yüzden cumhur ya da millet ittifakı adayları bizi kapsamıyor. Zaten bir şahıs da çözemez bu sorunları. Biz isteriz ki benzer düşünen sol partilerle ortak aday gösterelim, ama olmazsa TKP olarak mutlaka bir aday göstereceğiz.”
“Derin bir yoksulluk ve eşitsizlik var”
Seçimlerin ikinci tura kalması halinde TKP’nin stratejisinin ne olacağı sorusuna ise Kemal Okuyan şöyle yanıt verdi:
“Bunu konuşmak için çok erken. Bir kere seçimlere henüz vakit var. Bu süre çok değerli. Biz bu süreyi şuraya ya da buraya destek olur muyuz tartışmasıyla geçirmeyeceğiz. TKP adına şunu söyleyebilirim, seçime kadar kimi destekleyeceğimizi tartışmaktan ziyade toplumu ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. Çok ağır bir tablo var. Sermaye inanılmaz kârlar ediyor ama halk yoksul. Dolayısıyla ekonomik kriz diye tarif etmek güç bu tabloyu, derin bir yoksulluk ve eşitsizlik var. Toplumda bir an bile karamsarlığa düşülmesine izin verilmemeli, örgütlü hale gelinmeli. Biz bir alternatif yaratmak için çalışıyoruz. Bir örnek vereyim, konut sorunu var değil mi? Birileri demeye başladı ki “özel sektör girerse yine rant olur, TOKİ yapsın”. Bunu önerenler biz “çözüm devletleştirmededir, sosyalizmdedir” dediğimizde “zamanı değil” diyorlar. E ne oldu? Biz zaten temel bütün sektörlerde kamu mülkiyetinden yanayız, özel sektör devre dışı kalsın diyoruz. Tarımda da, enerjide de aynı şekilde kamu mülkiyetini savunuyoruz.”
“Eşitliği savunmadan sol olunmaz”
Türkiye’de ve dünyada gidişat bu kadar kötüyken, solun etkisinin zayıf olmasıyla ilgili soruyu Okuyan şöyle yanıtladı:
“Sol bir dizi nedenle kendi asli görevi olan düzeni değiştirmek, yıkmak olduğunu unuttu. Türkiye’de de benzer bir durum var. Meselenin temelinde bu sistem, sömürü ilişkileri var. Sol bununla uğraşmak yerine başka işlerle ilgilendi. Halk bunu ciddiye almıyor. Demokrasi, barış, kimlik siyaseti… Bunlar tek başına heyecanlandırmaz. Solun tek bir varlığı olabilir, bu düzeni değiştirmek, sömürü ilişkilerini ortadan kaldırmak. Bu meselelere bakmadan sol olunmaz. TKP özgürlükçüdür, çevrecidir ama bu partinin kimliğini belirlemez. Biz her şeyden önce insanların eşitliğini savunan bir partiyiz. Diğer bütün değerleri eşitliğin belirlediğini savunuyoruz. Solun bunları unutup, cazibe merkezi haline gelmesi mümkün değil.
“Kimin kökünün dışarda olduğunu halk artık çok net görüyor”
TKP’nin siyasetini belirlerken on yıl öncesine oranla işinin daha kolay olduğunu söyleyen Okuyan, büyük yoksulluk içindeki kesimlerin bu düzenden umudu kestiğini ve düzenle olan bağlarını koparmaya başladığını ifade etti. Okuyan, daha önceden AKP’ye oy verenlerin de bahsettiği bu kesime dahil olduğunu ve yoksulluğun sürdürülemeyecek boyutlara ulaştığını söyledi. Komünizme dönük eski propagandaların da etkisini yitirdiğini söyleyen Okuyan, komünizme dönük “Bunların kökü dışarıda” gibi söylemlerin artık karşılığı olmadığını; yabancı tekellerin, NATO’nun kimler tarafından ülkeye sokulduğunu herkesin gördüğünü belirtti.
Muhalefetin sokak eylemliliğine karşı tutumunu eleştiren Okuyan, sokağın tüm dünyada siyasetin bir parçası olduğunu ve sokakta gelişen tepkilerin siyasete yön verdiğini belirtti. Siyasetin sadece sandığa hapsedilmesinin seçimler için de ağır sonuçları olacağını belirten Okuyan, “Sadece sandığı bekleyen bir halk sandığa da sahip çıkamaz. Siyaset bir meslek değildir, halkın siyaset yapması lazım.” ifadelerini kullandı.
“Yoksulluk içindeki halka parlamenter sisteme geçiş vaadi hiçbir şey ifade etmiyor”
Bugünkü 6’lı masa diye tanımlanan muhalefetin iktidara gelmesi halinde karşılaşacak tabloyla ilgili ise TKP Genel Sekreteri şu yorumda bulundu:
“Bugünkü muhalefet iç çelişkileriyle iktidar olursa, korkarız bu savundukları yapıyla, 6 ay içinde daha vahim bir tabloyla karşılaşabiliriz. Yarım yamalak çözüm yok artık Türkiye’de. Ayrıca şu anda eklektik bir muhalefet var. Bir dizi başlıktaki belirsizlik yeni sorunlar çıkartır. Ne diyorlar, neyi savunuyorlar, açıkça konuşmaları lazım. “Parlamenter sisteme geçeceğiz”den başka şey diyemeyen muhalefet bir şey ifade etmiyor artık yoksulluk içindeki insanlara.”
