20 Kasım, 1963 doğumlu Afroamerikan kadın Rita Hester’in yaşamının, 35 yaşında iken, bir cinayet sonucu son bulduğu gün. Kendisi de bir aktivist olan Rita Hester’in ve nefret saldırısına uğrayan tüm transların anısına, Rita’nın dostları ve yaşadığı Boston eyaletindeki aktivistler tarafından 13-20 Kasım Haftası Uluslararası Transları Anma Haftası olarak ilan edildi.
TÜRKİYE NEFRET CİNAYETLERİNDE İLK SIRALARDA
Nefret cinayetlerinde ayrımcılığın, homofobi ve transfobinin rol oynadığı biliniyor. Şiddet kültürünün ve islamcı yaşam biçiminin yaygınlaştırılmaya çalışıldığı Türkiye’de onlarca nefret cinayeti kayda geçti.
Ancak bu acı cinayetle ilişkilendirilmiş bu günü yalnızca bir anma günü olarak almak, gericiliğin ve ayrımcılığın sonucu olan tabloyu değiştirmeye yetmiyor. Tam adı ile “Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü” olarak bilinen 20 Kasım’a dair yaptıkları açıklamada Komünist LGBT’ler bu günün “bir yas tutma vesilesi değil, tam da bu tabloyu değiştirmek için mücadele etme günü” olarak anılması gerektiğini vurgulamıştı.
Bu yıl dördüncü baskı olarak yayımlanan “Komünist LGBT’ler Neyi Savunuyor?” adlı broşürde şunlara yer verilmişti: ” …Türkiye’de trans birey olmanın zorlukları çok boyutlu. İlk göze çarpan maruz kaldıkları toplumsal baskı, ayrımcılık, bugün hâlâ var olan dışlanma, korku, ayıplama, suçlama gibi etraftan gelen bilinçli ya da bilinçsiz tepkiler… Bununla birlikte trans bireylerin cinsiyet geçiş sürecinde başvurdukları hukuk ve sağlık makamlarında karşılaştıkları pek çok zorluk söz konusu. Yakın zamana kadar varlığını koruyan geçiş sürecinde “üreme yeteneğinden kalıcı yoksunluk” koşulunun kaldırılması konuyla ilgili verilen mücadelenin bir yansıması olsa da, gericilik transların hayatını kuşatmaya devam ediyor.
EŞİTSİZLİK TRANSLARIN HAYATINDA DAHA DERİN
Kapitalist düzen içindeki eşitsizlik, transların hayatında daha derin hissediliyor. Bu konuda göz ardı edilemeyecek bir başlık daha var. Kent merkezlerinden sürülen, evsiz ve işsiz bırakılan trans kadınlar, hayatta kalabilmek için fuhuş sektörüne girmekten başka bir seçenek bulamıyor, fuhuş çetelerinin insafına terk ediliyorlar. Transların eğitim ve istihdam süreçlerinden dışlanması, uygulanan neo-liberal politikalar, esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaşması, translar için bu tablonun bir tercihin ürünü olmadığını, bir insanlık suçu ve şiddet türü olan fuhuşa itilmelerinin son derece nesnel dayanakları olduğunu gösteriyor.
…
EŞİT YURTTAŞLIK, GÜVENCELİ İŞ
Komünist LGBT’ler olarak transların eğitim ve istihdam süreçlerinden dışlanmalarının karşısında duruyor, eşit yurttaşlık ve güvenceli iş taleplerini yükseltiyoruz. Ayrımcılık ve sömürü üreten kapitalizmin karşısına, ayrımcılığın ve işsizliğin yasaklandığı bir düzen olan sosyalizmle çıkıyoruz.”
Broşürün tamamını aşağıda bulabilirsiniz.