Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti iki ülkenin emekçilerinin nasıl bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Kameralar önündeki gülücükler, komşuluk ve dostluk ilişkileri konusundaki palavraları geçiniz. Herkes biliyor ki emperyalist dünyada gerçek dostluk olmaz. O dünya maskeyle dolaşanların, riyakarların dünyasıdır.
Birbirlerini değil halkları aldatmaya çalışmaktadırlar.
Erdoğan Yunanistan’a gitti ve Lozan Anlaşması’na ilişkin her yöne çekiştirilebilecek şeyler söyledi. Söylerken de “milliyetçi” duygulara hitap edecek bir ton seçti.
Çipras buna aynı yaklaşımla cevap verdi ve “solcu” diye pazarlanan bir hükümetin de milliyetçilik yarışına katılabileceğini gösterdi.
Yani Erdoğan ve Çipras bir konuda anlaştılar. İç politikada zorlanan, sıkışan ve zorlukları emekçilere karşı daha fazla saldırarak aşmaya çalışan iki hükümet, Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilimleri canlı tutup halkın ilgisini başka yere çekmek konusunda ortaklaştı.
Erdoğan ve Çipras’ın anlaştığı bir diğer konu, birbiriyle bölgesel alanda rekabet halinde olan iki ülkenin sermaye sınıfının ucuz işgücünü sömürmede, yeni yatırım alanları yaratmada ve doğal kaynakları yağmalamada işbirliği yapmasıdır.
Mülteci sorununda Türkiye ile Yunanistan hükümetleri emperyalizmin Ortadoğu senaryolarının yarattığı korkunç bir trajedi karşısında politik koz çıkartma çabasındadırlar.
Yunanistan’ın sözde solcu hükümeti ise Erdoğan’ın anti-Amerikan demagojisi karşısında NATO savunuculuğunu üstlenmiştir.
Özetle, halkların payına milliyetçilik, ırkçılık ve savaş tehdidi; patronların payına kâr…
Erdoğan, Çipras ve onların arkasında duran güçler; size bu fırsatı vermeyeceğiz.
İki ülkenin halkları gerçekten dost ve komşudur. Düşman ise sömürücü güçlerdir, patronlardır, emperyalizmdir, NATO’dur.
Biz birlikte bunları yeneceğiz.
8 Aralık 2017