Genç bir üniversite öğrencisiyken çalıştığı işyerinin patronu ve arkadaşı tarafından cinsel saldırıya uğrayan ve öldürülen Şule Çet’in katillerine verilen cezalar onandı.
Sanıklar dava süresince Şule Çet’i suçlayan savunmalar yapmıştı. Ayrıca olay yeri incelemesinin sağlıklı yapılmadığı, oldukça önemli delillerin ortadan kaldırıldığı anlaşılmıştı. Uzayan dava sürecinde avukatların titiz çalışması ve siyasi partiler ile kadın örgütleri sayesinde dava kamuoyunun gündeminde tutuldu. İşlediği suçu paranın gücü ile kapatabileceğini sanan patronlara örgütlü mücadele ile cevap verildi.
Bu dava süreci gösteriyor ki, Türkiye’de kadına şiddet suçlarının cezalandırılması ancak örgütlülüğün ve dayanışmanın korunması ile sağlanabilecek. Açık ki kadınları ezen, aşağılayan, yok sayan bu düzende ne ülkeyi yönetenler, ne güvenlik kuvvetleri ne de yargı kadınları korumak için bir adım atacak. Kadına karşı işlenen suçların baştan engellenmesi içinse, bu düzeni topyekün karşıya alan bir siyasi mücadelenin güçlenmesine ihtiyaç var.
Bu nedenle, bu düzeni değiştirmek, işçi düşmanı, halk düşmanı, kadın düşmanı bu düzenden kurtulmak için mücadele çağrımızı yineliyoruz. Merve Kotan’ın, Ayşe Tuba Arslan’ın, Güleda Cankel’in ve şiddete uğrayan tüm kadınların katillerinin hak ettikleri cezayı almaları için, kadın cinayetlerinin sorumlusu olan düzenin ortadan kaldırılması için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Komünist Kadınlar